1969'dan bu yana ticari iç mekan tasarım sektörünün dünya çapında lider platformu olarak hizmet veren dünyanın en önemli fuarlarından biri olan Neocon bu sene 56'ncı fuarını gerçekleştirdi. Yaklaşık 50,000 tasarımcı, mimar, üretici, marka ve alıcının bir araya geldiği NeoCon’ a bu sene Ananas ta ziyaretçi olarak katıldı.
Güncel Tasarım Yönelimleri ve Deneyim Alanı Olarak NeoCon
Fuar, yalnızca ürünlerin sergilendiği bir vitrinden ziyade güncel tasarım dillerinin, ürün geliştirme süreçlerine dair ipuçlarının ve sektörel yönelimlerinin gözlenebilceği bir araştırma alanı niteliğinde. Bu ziyaret doğrultusunda yaptığımız gözlemler ve öğrendiğimiz bilgiler, markamızın gelecekteki koleksiyonlarını şekillendirmede bize ilham olucak fikirler açısından oldukça verimliydi. Sadece bir mobilya fuarıyla kısıtlı kalmayan Neocon, tasarım dünyasının nabzını tutuyor. İç mekân tasarımı, ofis mobilyaları, yüzey kaplamaları, aydınlatma sistemleri, sürdürülebilir malzemeler ve dijital tasarım çözümleri gibi birçok kategoriyi içinde barındırıyor. Fuar alanına adım attığınız anda sizi içine çeken büyüleyici atmosferi, yalnızca ürün görmekten çok daha fazlasını vaat ediyor. Deneyimleme, hissetme, dokunma ve bazen düşünmeye zorlanma hissiyle karşılaşıyorsunuz.
Modülerlik, Sürdürülebilirlik ve Sanatın Yükselişi
Bu yılki fuarın odak noktalarından biri, sürdülebilir tasarım ve modülerlik oldu. Pandemi sonrası gündeme gelen hibrit ofis düzenleri, esnek alan kullanımı ve taşınabilir çözümler artık tasarımın merkezinde yer alıyor. Mobilya sistemlerinde yoğunlukla modülerlik göze çarpıyordu; az parçayla çok işlev sunan sistemler, çok amaçlı ve değişken alanlar için düşünülmüştü. Masif dokuların doğal yüzey işlemlerle birleştirilmesi ve mat kaplamalarla desteklenmesi, hem çağdaş hem de sıcak bir ifade yaratıyordu Sadeliğin ve kesintisiz çizgilerin ön plana çıkan tasarımların detayları geri planda bırakılmış olup işlevleri ön planda tutulmuşur. Özellikle ofis ve ortak alan ürünlerinde gördüğümüz bu yaklaşım kullanım kolaylığı açısından oldukça dikkat çekiciydi. Birçok koleksiyonlarda benzer renklerin kullanımı dikkattimizi çekti. Toprak tonları, kömür grisi, açık meşe ve krem tonlarının olduğu renk paletleri tasarımda ki sadeliğini dikkat çekiyordu. Tekstil kapalamalarda dokulu ve doğal görünümlü yüzeylerin tercih edildiği görüldü. NeoCon’un bu yılki edisyonunda sadece mobilya değil, tasarımın sanatla kurduğu ilişkiler de öne çıktı. Patricia Urquiola’nın sergilediği büyük ölçekli heykel, bu bağlamda dikkat çeken işlerden biriydi. Organik formlarla şekillenen yapı, yalnızca bir izleme nesnesi değil, aynı zamanda etkileşime açık bir mekânsal öneri olarak kurgulanmıştı. Renk geçişleri, yüzey dokuları ve ışıkla kurduğu bağ, Urquiola’nın malzeme üzerindeki hâkimiyetini gösterirken, kamusal alanlarda sanatın nasıl bir deneyime dönüşebileceğini de düşündürdü. Sessiz ama güçlü duruşu, fuarın dinamik yapısı içinde bir tür odak noktası yarattı. Neocon 2025'i sadece bir fuar olarak değil, uluslararası tasarım sahnesinin buluşma zemini olarak da değerlendirilebilir. Ananas ekibi olarak orada olmak sektördeki teknik gelişmeler, güncel tasarım dilini anlamak ve gelecekteki eğilimleri erkenden görme imkanı sundu. Her koleksiyon, her malzeme ve her çizgi bir ifade biçimidir. Bizde bu ziyaretimizden üretim süreçlerimizde değerlendirebilceğimiz teknikleri ve birleşim detayları, tasarım yönelimi açısından daha sade ve işlev odaklı ve daha sürdülüebilir bir dil edinerek döndük. Dönüş yolunda aldığımız notlarımızda sadece ürün isimleri değil düşünce biçimleri de vardı.
